Kariyer süreçleri ile ilgili tartışılan konulardan bir tanesi de uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğe geçişte yapılacak sınavlar. Sınavlar yapılmasa olmaz mıydı?
BAKAN ÖZER: Bildiğiniz gibi uzman öğretmenlik için 180 saat ve başöğretmenlik için 240 saatlik eğitimler düzenlenecek. Eğitimi değerlendirmeniz için eğitimler sonunda bir ölçme ve değerlendirme yapmanız lazım. Bu amaçla sınav yapılacak. Bu nedenle de sınavlar doğrudan alınan eğitimle ilişkili olacak. Dolayısıyla tedirgin olunacak bir durum söz konusu değil. Kaldı ki yüksek lisans yapmış öğretmenlerimiz uzman öğretmenlik için yapılan sınavdan muaf olacaklar. Doktora yapmış öğretmenlerimiz de başöğretmenlik için yapılan sınavdan muaf olacaklar.
Kanun ile aslında öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapmaları da teşvik edilmiş oluyor.
BAKAN ÖZER: Kesinlikle… Bu da sürecin önemli bir katkısı olacaktır. Öğretmenlerimizin lisansüstü eğitimlerini tamamlamaları, hem kendi kişisel gelişimleri için çok önemli hem de verecekleri eğitimin kalitesine de olumlu yansımakta. Bu nedenle OECD ülkelerinde lisansüstü eğitim yapmış öğretmen oranları oldukça yüksek. Biz de bu oranlar son derece düşük. Örneğin yüksek lisans yapmış öğretmen oranımız yaklaşık yüzde 12. OECD ortalamasının çok altında. Doktora yapmış öğretmen oranımız ise yalnızca yüzde 0,23. Son derece düşük bir oran. Dolayısıyla, bu Kanun’la birlikte öğretmenlerimiz, lisansüstü eğitime teşvik edilmiş oluyor.
Lisansüstü eğitimde alan sınırlaması olacak mı?
BAKAN ÖZER: Hayır, bu hususta bir sınırlama getirilmeyecek. Öğretmenlerimizin lisansüstü eğitimlerinde disiplinlere yönelik dar kapsamlı bir yaklaşımımız yok. Tam tersine, disiplinlerarası lisansüstü çalışmalar yapmalarını 21. yüzyıl becerileri açısından çok daha fazla önemsiyoruz. Dolayısıyla burada daha esnek bir yaklaşım benimsedik. İsteyen öğretmenimiz istediği alanda, merak ettiği bir konuda lisansüstü eğitimi yapabilir. Lisansüstü eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamladıklarında da uzman ve başöğretmenlik sınavlarından muaf olma haklarını kullanırlar.
Kanun gerek TBMM’ye gelmeden gerekse TBMM görüşmeleri esnasında çok tartışıldı. Geriye baktığınızda bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
BAKAN ÖZER: İlk kez bir Öğretmenlik Meslek Kanunu, ciddi anlamda gündeme geldi. Hâliyle beklenti yüksek. Yaklaşımlar, konuya bakışlar farklılık gösterebilir. Dolayısıyla, tartışmaların olmasını son derece doğal ve değerli de buluyorum. Tabii, burada yapıcı eleştirilerin olması çok önemli çünkü yapıcı eleştiriler, bir tartışma zemini oluşturuyor ve iyileştirmelere yol açabilme potansiyeli barındırıyor. Tüm tartışmalar bir yana, önemli olan artık Türkiye’de bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’muzun olmasıdır. Öğretmenlerimize yönelik attığımız her adımda bize öncülük eden Cumhurbaşkanı’mıza bu süreç içindeki desteklerinden dolayı şükranlarımı arz etmek istiyorum. Desteklerinden dolayı TBMM Başkanı’mıza şükranlarımı sunuyorum. Sürece yapıcı eleştirileri ile destek olan tüm paydaşlarımıza, geçmişten bugüne kadar böyle bir kanun fikrinin oluşmasında, hazırlanmasında katkısı olan herkese, Bakanlığımızın değerli bürokratlarına, süreç içinde destek olan diğer Bakanlıklarımıza ve ilgili kuruluşlarımıza, çalışma arkadaşlarıma, TBMM’de destek veren tüm milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Öğretmenlik Meslek Kanunu’muzun şimdiden tüm öğretmenlerimize ve eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.