mebduyurular, meb, duyuru, eğitim, okul, sınav, takvim, okulöncesi, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, öğrenci, öğretmen, veli, yönetici, idareci, atama, kpss, ösym, bakan, personel, milli eğitim, tayin, ekys, kitap, okullar ne zaman açılacak, ekders, mahmut özer, mebpersonel, memur, memurlar, ajans, kamu, haber
DOLAR
27,2052
EURO
28,8899
ALTIN
1.684,73
BIST
8.246,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
28°C
Ankara
28°C
Açık
Salı Açık
29°C
Çarşamba Az Bulutlu
26°C
Perşembe Az Bulutlu
25°C
Cuma Az Bulutlu
23°C
SON DAKİKA
Bakan TEKİN: “Özel okullardaki durumların takipçisi olacağız”
Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sürecine İlişkin Yeni Formül
2023 Bursluluk Sınavı Sonucu Açıklandı.
2023 Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yazılı Sınavı Uygulama Kılavuzu Yayımlandı.
Ülke Genelinde Yapılacak Ortak Sınavların Tarihleri Belli Oldu
Gizlilik Kararı Olan Vatandaşların Kurslara Katılımı Hakkında
Bakan TEKİN’den Mülakat Açıklaması
MEB’de Yeni Genel Müdür Atamaları Yapıldı
MEB’in ortaokul ve liselerde başlatacağı “ortak sınav”ın ayrıntıları
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ek ders ücreti müjdesi
Açık Öğretim Liselerine Geçişleri Sınırlayan Genelge Yayımlandı
Milli Sporculardan Beden Eğitimi Branşına Atama
Fatih Projesi BT Rehberliği Görevinin Güncellenmesi
MEB Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliği (09.09.2023)
Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya İlleri İle Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı İlçelerinde Görev Yapan Öğretmenlerin İller Arası Mazerete Bağlı Yer Değiştirme Sonuçları
Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapıldı
Bakan TEKİN, Eğitim Gündemi Üzerine Konuştu
Bakan TEKİN, Mesleki Çalışma Döneminin Açılışında Öğretmenlere Konuştu
2023 Yılı Görevde Yükselme Yazılı Sınav Puanlarının Sıralama Aralıkları
3 Eylül 2023 tarihli Bursluluk Sınavının Soru Kitapçıkları ve Cevap Anahtarları
Destekleme ve Yetiştirme Kursları Yıllık Planları Yayınlandı.
MEB’den Öğretmenevleri ile İlgili Yeni Yazı
Toplu Sözleşme Kararı Resmi Gazete’de Yayımlandı
MEB’ Bağlı Resmî Okullarda Yatılılık, Bursluluk, Sosyal Yardımlar ve Okul Pansiyonları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapıldı
MEB’den Okullarda Uyum Haftası ile ilgili yazı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Kelebek Etkisi

Bu zamanda kimseye yaslamayacaksın kambur sırtını... Hoş hangi zamanlarda yaslanılabilirmiş ben de bilmiyorum. Güvenmek, anlamını yitirmiş kırılgan sözcük... Yaptığınız kendinizce her güzelliğin karşılığının buruk bir 'iyi ki' ile size dönüşünü kaç kez izlediniz aynada? Keşke demeye dilinizin varması kendinize ve güzel niyetlerinize ihanet olmaz mıydı? Kendinize de güvenemeyecekseniz neye tutunurdunuz? İnançlı biriyseniz Allah'a sonsuz sükunetle belki, inanmayan insanlara elbet saygı ve kendine güvenlerine anlaşılmaz bir gıpta ile...Emek, çaba, gayret, yardım, jest, incelik, zarafet... Üç aşağı beş yukarı aynı ve her biri çok da anlamlı... Ve ezeli karşıtları 'Beyhude', 'boş beleş', 'nankörlük', 'iyiliksizlik', 'basiretsizlik', 'değersizlik', 'hiç'... Çoğaltılabilir ve size kalan nasipsizlik olur günün sonunda. Nasiplenmek istediğiniz sadece bir teşekkür, tatlı bir kelam, gülen gözlerdir belki. Bazen daha fazlası, maddi manevi... Ülkece düşünürsek fazlasında da gözümüz yoktur genelde, yetişme tarzımızdan olsa gerek. Olursa yine başınızın önünüze düşeceğini bilirsiniz belki de "öğrenilmiş çaresizlik" ile. "Kadir kıymet bilene denk gelesin." der eskiler. Kadir kim kıymetin nesi olur? Somutlaştıramaz mıydınız canımız ciğerimiz eskiler? Ne gördüğümüzü bilseydik ya da ne verdiğimizi. Biraz daha yardımcı olamaz mıydınız bilgeliğinizle yeni nesillere? Psikolog söylemleri gibi bir yerden bahsetmiyorum. Şöyle daha yüreğe dokunanından. Saçının telinden, tırnağına yayılan bir huzurdan. Karşılık beklemenin hesap kitabı bir yana dursun da, emeğinin karşılığını görme hasreti diyelim biz şuna. Menfaatli alma verme dengesi, alışverişin kârı zararından münezzeh. Öğretmeninin bacağına sarılan çocuğun sıcaklığı tadında... Geçim kaygısı taşımayan ana baba rahatlığında... İşsiz gezen mezun burukluğunun amirinden tatminkâr bordrosunu talep eden personele dönüşmesi keyfinde. Ya da 'Bayramda torunlar başımızı ne güzel şişirdi hanım' ihtiyarlığı huzurunda... Tadını bilmediğimiz şeyi canımızın çekmesini birileri açıklasın lütfen. 'Giderek üzdün bizi zaman' diye zamana, ya da onaylanmamış görülmemiş çocukluklara ne de çok suç attık. Haklıydık da, ki istediğimiz bu olmadı hiç. İstedikleri yapılmadığında cezalandıran ebeveynlerden, "Bizim zamanımızda bunlar vardı da biz mi başaramadık imkansızlıkları"na kadar uzar gider... Nedir bu uzayan? Varoluşunu yeterince ortaya koyamamışlık. Koyacağı yerde sabote edilmişlik, atalete dönüşen hevesleri kalpte solduruş... 'Aman ne gerek var?' kendine acımasızlık ve potansiyelini bastırmanın en tedbirli hali değil miydi? Peki kendinize karşı bile bu kadar tedbir alırken, nasıl dış dünyaya güvenecektiniz? İmkanlar ölçüsünde elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığınızda nasıl okşanacaktı başınız? Nezaketsizliğin, hadsizliğin, yargıların ortasında kalmış düzenin neresine tutunacaktınız? 'İyilik yap denize at.' dedik, atarken de balığa gıda, şifa olsun isteyen sadece ben olamam sanırım. İçinde bırakın karşılığı, niyet barındırmayan hangi eylemde yaşam belirtisi bulunabilir? İslamiyet ölçüsünde bakarsanız, Yaratıcı bile sunduğu nimetlere karşılık bazı ibadetleri bekleyip, çeşitli şartlar sunmamış mı 'zorlamadan' da olsa. . (Yazıyı her kesimden okuyacak birilerinin olabileceğini hayal ederek sürdürecek olursam...) . Depresyonun, umutsuzluğun, yarın kaygısının, çoluğu çocuğu ne güne yetiştirme sorgusunun altında yatan bile bu değil mi? Bunca 'şey'in karşılığı ne olacak sorusu? Umudun, hayallerin, duaların, yeni yıl kutlamalarından, niyet ritüellerinize kadar hepsinin sığınmak istediği duygu 'güven' değil midir? Yüzü gülümsetense bunun gerçekleştiği ideası... Ne yapalım dersiniz? Evrenin sonsuz dengesine güvenmeli miyiz? Yoksa dengesizlikler içinde boğuşup kendimizi beklentilerin çamurlu denizinde tüketmeye devam mı edelim? Bana kalırsa güvenelim, denesek belki başarabiliriz. Kendimize kondurmaya bile tenezzül etmediğimiz nice nice başarılarımız gibi. Diğeri zaten bilmediğimiz, hissetmediğimiz bir şey değil. Biz bu defa güvenmeyi seçelim. Milyonlarca sperm arasından can bulduysanız, bir mucize olarak şu dünyaya gelip topraktan toprağa yapılacak yolculuğa seçildiyseniz elbet vardır bir hikmeti, değeri. Güveninizi zedeleyenlerin hüznü, neden bunca şey yaptım ki, boş yereymiş pişmanlıklarının yorgunluğu süzülsün üzerinizden. Belki de artık fark etmeliyiz ki öğreti bundan çok daha fazlası. Derinlere... Daha derinlere... Ya anladıkça özünüze güveniniz pekişecekse? Okyanusta aşağı inildikçe oksijenin artışı gibi berraklaşacak belki de tüm sorgularınız. Bazılarımız için yol böyle ilerlemiş olabilir şimdiye dek. Hayal kırıklığına uğraya uğraya... Beşerlere şaşa şaşa... Sisteme saya saya... Dizinizi döve döve... Neden bilmiyorum, içimden bir ses haykırıyor. Güvenmeyi seçerseniz, birilerine değil sadece bunu hissetmeye tutunursanız bile sonu güzel olacak. Zümrüdüanka misali... Hayal ettiğiniz varsın olmasın, belki de günün sonunda uzandığınız eli tutacak ve ölünceye kadar bırakmayacağınıza en güveneceğiniz "o el" e, diğer elinize ulaşacaksınız.   Sorgulayan zihnim ve berraklaşmaya gönüllü ruhumdan sevgi ve saygılarımla...  

    Helikopter Ebeveynlik

    A+
    A-

    Çocuklar en doğru şekilde nasıl yetiştirilir?’, ‘Çocuk yetiştirilirken en az hatayla süreç nasıl yürütülür?‘, ‘Harika bir anne ve baba olmalıyım.‘, ‘Benim çocuğum dünyadaki her şeyden daha değerli!’, ‘Söz konusu çocuğum olduğunda her şey ona göre şekillenmeli.

    Birçok anne ve baba çocukları için böyle düşünür, çok iyi birer ebeveyn olmak ister. Birçoğunun gayesi evlatlarını en iyi şartlarda, en iyi yaşantılarla, çok mutlu çocuklar olarak yetiştirmek. En iyi okullarda okutmak, en doğru şekilde beslemek, ‘hiçbir şeyden geri bırakmadan’ büyütmek. Tabi, ‘EN İYİ’nin tanımı herkesin benimsediği ebeveynlik anlayışında saklı.

    Özellikle son yıllarda sosyal medya ve internet yoluyla ebeveynlik algısındaki ciddi değişimin birçoğumuz farkındayızdır. Akademisyen anneler, oyun kurucu anneler gibi farklı yaklaşımların yanı sıra (tabi ki bunların ciddi katkıları da var, bundan bahsetmiyorum), cinsiyet partileri, ilk diş eğlenceleri, baby shower’lar, şatafatlı kutlamalar çoğaldıkça çocuk yetiştirme konusu farklı bir boyuta uzanmaya başladı. Bu tip durumların birçoğu çocuğun o an ki mutluluğundan öte kalabalıklara sergilenen harcamalara, dekorlara, organizasyonlara; fotoğraf çekimleri için çocuğun kamera karşısında huzursuzlanmalarına rağmen çevreye yapılacak reklamın öncelikli olduğu programlara dönüştü.

    Hal böyle olunca fazlasıyla gözler önünde yaşanan bu ebeveynlik algısı, yer yer günümüz şartlarının değişimiyle, bazen de içgüdüsel olarak gelişen, ebeveynler arası rekabete,  çocuğuna ekstra ilgi göstererek en ilgili  ‘’anne-baba’’ olma çabasıyla ortaya çıkan farklı bir yaklaşıma yol açtı: ‘’HELİKOPTER EBEVEYNLİK’’

    (‘’Helikopter ebeveynlik” terimi, ilk olarak 1969’da Dr. Haim Ginott tarafından kullanılıp, bir çocuğun anne ve babasının davranışlarını helikoptere benzetmesiyle ortaya çıktı.)

    Çocuğuna gereğinden fazla hassasiyet gösteren, tıpkı bir helikopter gibi etrafında fır fır dönen; çevresine, çocuğu için harika ebeveynlik yaptığını sergilemekten mutluluk duyan; çocuğu için her şey çok güzel olsun derken bir şeylerin dozunu ne yazık ki kaçıran, çocuğunun attığı her adım için endişe duyan, evladını hayatının merkezine koyarken evladının gelişimini, psikolojik süreçlerini olumsuz etkileyecek kadar abartan ebeveynlere ‘Helikopter Ebeveyn’ diyoruz. Eğer (bebeklik dönemi ihtiyaçları haricinde);

    -Çocuğunuzun her istediğini daha o istemeden yerine getiriyorsanız,

    -Her isteğine ‘yeter ki mutlu olsun’ diyerek olumlu karşılık veriyorsanız,

    -En küçük yaşantılarında bile ona herhangi bir zarar gelecek senaryolarına kapılıp etrafında kalkan görevi görüyorsanız,

    -Bireyselliğini, yaşamını etkileyecek konularda onun yerine, ‘onun için en iyisi olan’ ın kararını verme ihtiyacı duyuyorsanız,

    -Arkadaşlarıyla oynadığında veya çevresiyle diyaloğa girdiğinde oluşan ufak sorunlarda bile müdahaleci davranıyorsanız,

    -Çocuğunuzun yaşadığı her problemde, bu durumu kendi çözmesine fırsat tanımayıp bunu siz üstleniyorsanız,

    -Onunla ilgili bir şey anlatırken ‘BİZ’ dili kullanıyorsanız (örneğin: ateşimiz çıktı, okumaya başladık…),

    -Sorumluluk almasına izin vermeyip onun konforu etkilenmesin diye, bazen de onun yeterli olamayacağını düşünerek sorumluluklarını siz yerine getiriyorsanız,

    -Mükemmeliyetçi davranıp çocuğunuzun da kendinizin de olumsuz yanlarınızı kabullenemeyerek dışarıdan hep mükemmel bir görünüm istiyorsanız, söz konusu helikopter ebeveynlerden biri de siz olabilirsiniz.

    Helikopter ebeveynler, çocuklarını çok sevdiklerini gerekçe göstererek, tek amaçlarının onları korumak olduğunu ve onlar için her şeyin mükemmel olması için çabaladıklarını düşünürken, farkında olmadan çocukları için çok ciddi olumsuz sonuçlara sebebiyet verebilirler. İlerleyen dönemlerde, bu tarz anne babaların çocuklarında;

    Kendini yetersiz hissetme,

    Düşük öz değer ve öz saygı,

    Bağımlı ve bastırılmış kişilik özellikleri,

    Hayata karşı güvensizlik,

    Sorumluluk almaktan kaçınma,

    Karar vermede güçlük,

    Problem çözme becerilerinde yetersizlik,

    Hayattan keyif alamama ve depresif yatkınlık…

    gibi bir takım olumsuz durum veya durumlar ortaya çıkabilir.

    Annelik ve babalık kutsal ve hayati bir görevdir. Bu durumu yaşama nasibine erdiyseniz, herhangi bir çocuğa kan bağı olsun veya olmasın ebeveynlik yapıyorsanız, ebeveyn olmayı planlıyor veya plansız da olsa birer anne veya baba olmuşsanız, bunun size getirdiği sorumluluğun ve doğacak sonuçların bilinciyle hareket etmelisiniz. Sizin algılarınızın, yaklaşım ve tutumlarınızın bir başka hayat üzerinde oluşturacağı etkileri göz ardı etmemelisiniz. Mükemmel olmaya değil yeterli olmaya çalışmalı yine aynı şekilde mükemmel çocuklar değil; kendine yetebilen, bağımsız düşünebilen, sorumluluk alabilen, sağduyulu, hayata ve kendine karşı olumlu bakış açıları edinmiş, kendi kararlarını kendi verebilen çocuklar yetiştirmeye özen göstermelisiniz. Acıkmayı susamayı, her istediğini elde edememeyi, yer yer acı çekmeyi, sorunlar yaşayıp bunlarla mücadele etmeyi, başarısızlığı, belki anlaşmazlıkları hatta bazen yalnızlığı bile tadarak kişiliğine ‘kendisinin’de katkı sağlayabilmesine izin verilen çocuklar…

    Hayatta ebeveynlik de dahil olmak üzere hiçbir şey mükemmel değildir ve her hususta olduğu gibi bu konuda da denge sağlamak büyük önem arz eder. Gereğinden fazla endişe taşıyarak kendimizin de çocuklarımızın yaşantısını boğmak yerine, hayatlarına gerektiği ölçüde katkı sunarak gerektiğinde atacağı adımları bireyselliğine saygı, güven, cesaret ve hoşgörü ile yaklaşarak tüm süreçlerin iki taraflı tadını çıkarmalıyız. Kimi zaman istenmedik yaşantıların da hayata dair oluşunun bilincinde, ebeveynlikle birlikte kendi bireyselliğini de yaşayabilen, çocuğuna da bu konuda fırsatlar tanıyan bireylere dönüşebilmeliyiz. Ancak bu şekilde sağlıklı nesiller yetiştirmek mümkün olacaktır.

    Son olarak; bir de çocuğunun sorumluluğunu almaktan uzak; çocuğuna ayırdığı zamanı, sunduğu ilgiyi sevgiyi önemsemeyen; çocuğunun ona ne kadar ihtiyaç duyduğunun farkında olmayan; eğitimine, gelişimine, duygularına, beklentilerine duyarsız; belki şiddet uygulayan, yanındaki konuşmalarına tartışmalarına dikkat etmeyen, bir çocuğu sadece dünyaya getirmekle kendini ebeveyn zanneden ve çocuklarının kendi kendine ebeveynlik yaptığı bir kitle var.

    Neyse…Onları anlatmaya şuan için gücüm yok. Onları birkaç sayfaya sığdırmam da mümkün değil…

    Yaşanılabilir bir dünyada, yaşanılan, yaşatılmış ‘çocukluk’lara…

    Sevgilerimle…

    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

    error: MEBDUYURULAR